Sosyal medyada bulunurken alanlara göre hareket edilmelidir. Bir kısıtlama var olmalıdır ki; kişi karşısındakilerin yeşil ışıklarını, kırmızı ışıklarını anlayabilsin ve onlara istenilen cevapları versin. Bu kısıtlamalar daha çok kullanıcıya ulaştıracak anahtarlardır.

Sosyal medyanın web sitelerinden en büyük farkı iletişimin kolaylıkla kurulabilmesidir. Sosyal medyada iletişimi basit bir şekilde sağlarken web sitelerinde bu durum böyle değildir. Önce panele ulaşmanız gerekir, sonrasında mail atmak ve geri dönüş almak gibi süreçler içerir. Bu süreçler uzadıkça kullanıcıların şikayetleri artar ve belki de iyi bir öneri alacakken kötü bir şikayetle karşılaşılabilir ve bu şikayetlerin sonunu getirmek ise zor bir hale gelir. Sosyal medyanın ana gücünü ise bu durumun tam tersine katılımcılık ve iletişim kanalı sağlar. Çift taraflı bir iletişim söz konusudur. Herkesin eşit bir şekilde aradığı şeyi bulması, istediği zaman istediği yerde ulaşabilmesi bu güce güç katar.

En Yakın İletişim Şekli Sosyal Medyadır

Hayatımıza en yakın iletişim şekli sosyal medyadır.  Yüz yüzeyken birbirimizin mimiklerinden, el-kol hareketlerinden olmak üzere birçok şekilde etkilenebiliriz. Bu iletişim kalitesini gösterir. Sosyal medyayı da bu tarz etkileri taşıyan canlı bir organizma olarak görebiliriz. Birçok kaos kuralı geçerlidir. Bir etkinliğe katılmanız için sosyal medyaya atılan bir ilan sizi bir yakınınızın öğretmeni ile bile tanıştırabilir. Bunun temeli sosyal medyanın birçok olasılık zincirinden oluşmasıdır. Bilinen bir kaos kuralı der ki; “Brezilya’da bir kelebek kanat çırpsa, Teksas’ta kasırga kopabilir.” . Kaosun içindeyken insan nerede olduğunu ve ne yapması gerektiğini bilmeyebilir. Sosyal medyayı katmanları olan bir parçacık gibi düşünürsek; çekirdekte ve karanlığın merkezinde olan kişiyi dış katmandakiler güzel bir durum olarak görebilir. İçerdeki katmandan da dışarısı mükemmel gözükebilir. İşte tam burada duygular devreye girer. Sosyal medyada mantıklı davranmak zorunlu değildir, duygular ile hareket edilmelidir. Bir şey size yanlış geliyorsa o yanlıştır; aynı şekilde doğru geliyor ise doğrudur. Neden doğru ve ya yanlış olduğunu sorgulamamamız gerekiyor. Çünkü kişinin her konuda uzman olmasına gerek yoktur. Bunu bir örneğe dökersek, Artırılmış Gerçeklik (AR) yazılımında 28 dalda uzman olmanız gerekiyor ki gelecek tahminlemesi yapılabilsin. Google’ın da yürüttüğü iki proje tahminleme ve telepati üzerinedir.

Sosyal Medyada Alanlara Göre Hareket Edilmelidir

Sosyal medyada bulunurken alanlara göre hareket edilmelidir. Bir kısıtlama var olmalıdır ki; kişi karşısındakilerin yeşil ışıklarını, kırmızı ışıklarını anlayabilsin ve onlara istenilen cevapları versin. Bu kısıtlamalar daha çok kullanıcıya ulaştıracak anahtarlardır. Yönetilen sosyal medya hesabının kriterleri ve kuralları olabildiğince daraltılmalı ve kısıtlanmalıdır. Bir kurumu tek sosyal medya hesabında toplamak yerine her departmana ayrı bir hesap açmak çok daha iyidir. Kullanıcı hesaba girdiği zaman olabildiğince bilgiyi en hızlı şekilde edinmelidir. Hesabı ne kadar fazla parçaya bölebildiğimiz önemlidir, bölemezsek yönetemeyiz. İşte o zaman kaosu kendi ellerimizle yaratmış oluruz.